ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

zina nedeniyle boşanma

1. Zina Nedir? Evlilik Hukukunda Yeri ve Önemi

Zina, evli bir kişinin eşi dışında biriyle bilerek ve isteyerek cinsel ilişki yaşamasıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, bu fiil zina nedeniyle boşanma davasının temelini oluşturur. Bu durum yalnızca cinsel sadakatin değil, evlilik birliğinin bütün temel değerlerinin ihlali anlamına gelir.

Sadakat yükümlülüğü, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 185. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu maddeye göre evlilik birliği eşler arasında sadakat, dayanışma ve karşılıklı güven üzerine kuruludur. Zina, bu sadakat yükümlülüğünün en ağır ihlallerinden biridir.

Toplumda zina kavramı kimi zaman yanlış anlaşılsa da, hukukta net sınırları olan bir fiildir. Örneğin, romantik mesajlaşmalar veya samimi temaslar her zaman zina sayılmayabilir. Ancak bu davranışlar evlilik birliğinin sarsılması gerekçesiyle boşanma davasına konu olabilir.


2. Zina Nedeniyle Boşanmanın Hukuki Dayanakları

Zina, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde özel ve mutlak bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir” hükmü ile zina eylemi hukuki olarak doğrudan dava sebebi yapılmıştır.

Mutlak sebep olması, zinanın ispatlanması hâlinde hâkimin boşanma kararı vermek zorunda olduğu anlamına gelir. Ancak bu davanın açılabilmesi için bazı koşulların da yerine gelmesi gerekir (bunlara 3. bölümde ayrıntılı olarak değineceğiz).

Zinanın özel boşanma sebebi olması, onu “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” gibi genel boşanma nedenlerinden ayırır. Çünkü bu durumda kusur ispatı tek başına yeterlidir; ayrıca evlilik birliğinin devam edemeyeceği yönünde bir değerlendirme yapılmaz.


3. Zina Sebebiyle Boşanma Davası Açma Şartları

Türk Medeni Kanunu’na göre zina nedeniyle boşanma davası açmak isteyen eş, yalnızca karşı tarafın sadakatsiz davrandığını ispatlamakla kalmaz; kanunun aradığı belirli şartları da taşımalıdır. Bu şartların eksikliği hâlinde dava reddedilir. Bu bölümde, davanın açılabilmesi için gerekli olan tüm koşulları detaylı biçimde açıklayacağız.

3.1. Evlilik Birliğinin Devam Ediyor Olması

Zina davası ancak geçerli bir evlilik birliği devam ederken açılabilir. Eşler arasında evlenme geçersizse veya boşanma kararı kesinleşmişse, zina davası açılamaz. Ancak henüz boşanma kararı kesinleşmemişse –örneğin dava sürüyorsa– bu süreçte gerçekleşen zina dahi yeni bir dava konusu olabilir.

3.2. Cinsel İlişki Gerçekleşmiş Olmalı

Zina davasının en belirgin şartı, eşin başka biriyle bilinçli ve rızaya dayalı cinsel ilişki yaşamış olmasıdır. Bu durum, Türk hukukunda oldukça dar yorumlanır. Örneğin flört, mesajlaşma, öpüşme gibi eylemler zina değildir; ancak bunlar genel boşanma sebeplerinden biri sayılan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” için delil olabilir.

Zina ne sayılmaz?

  • Samimi ama cinsel olmayan davranışlar
  • Sosyal medya üzerinden yapılan uygunsuz yazışmalar
  • Birlikte tatil yapma (eğer cinsel ilişki ispatlanmazsa)
  • Aynı evde kalma (tek başına yeterli değildir)

Ancak bu tür eylemler, zinaya güçlü emare sayılabilir ve diğer delillerle birlikte hâkimi ikna edebilir.

3.3. Kusur Aranmaz, Fiil Yeterlidir

Zina davası kusura dayalıdır, ancak mutlak boşanma sebebidir. Yani zina fiili varsa ve ispatlanmışsa hâkim boşanmaya hükmetmek zorundadır. Diğer eşin kusuru araştırılmaz; sadece zina fiilinin gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilir.

Önemli bir ayrım: Zina yapan eşin bu eylemi kendi isteğiyle yapmış olması gerekir. Cebir, tehdit, uyuşturucu etkisi altında olma gibi durumlar zina kastını ortadan kaldırabilir. Bu gibi hâllerde davanın reddedilme ihtimali vardır.

3.4. Eşin Zinaya Rıza Göstermemiş Olması

Eğer zina eden eşe önceden rıza verilmişse, yani diğer eş zina yapılacağını biliyor ve bunu kabullenmişse, sonradan dava açması hakkın kötüye kullanılması sayılabilir.

Örnek: Eşiyle birlikte olduğu hâlde “İstediğini yap, zaten evliliğimiz bitti” diyen kişinin bu beyanı açık ve net ise zinaya izin verdiği kabul edilebilir.

3.5. Eşin Affetmemiş Olması

Zina yapan eş daha sonra eşinden özür dilemiş, diğer eş de bu özrü kabul etmiş ve birlikte yaşamaya devam etmişse, bu durum “affetme” olarak değerlendirilir. Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca affeden eşin dava hakkı sona erer.

Affetme şu yollarla gerçekleşebilir:

  • Zina fiilinden haberdar olup birlikte yaşamaya devam etmek
  • Açıkça “önemli değil, devam edelim” gibi bir beyanda bulunmak
  • Mesaj, mektup, sosyal medya paylaşımıyla affettiğini beyan etmek

3.6. Hak Düşürücü Sürelerin Geçmemiş Olması

Kanuna göre zina davası açmak için bazı kesin süreler vardır:

  • 6 aylık süre: Zina fiilinin öğrenildiği andan itibaren 6 ay içinde dava açılmalıdır. Bu süre geçmişse, dava hakkı kaybedilir.
  • 5 yıllık süre: Zina fiilinin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açılmalıdır. Bu süre mutlak süredir; öğrenilmemiş olsa bile zamanaşımı oluşur.

Uygulamada dikkat çeken durum:
Bazı eşler, eşinin zina yaptığını sezse de tam ispatlayana kadar dava açmaz. Ancak bu bekleme hâli, 6 aylık sürenin aşılmasına neden olabilir. Bu nedenle öğrenme tarihi çok net olmalı, gerekirse tanıkla desteklenmelidir.


4. Zinanın İspatı: Deliller ve Mahkeme Süreci

Zina nedeniyle boşanma davası açmak isteyen eşin, bu iddiasını ispatlaması gerekir. Çünkü Türk Medeni Kanunu’na göre hâkim, sadece beyana değil, sunulan delillere göre karar verir. Dolayısıyla “eşim beni aldattı” demek yetmez; bunu somut delillerle ortaya koymak gerekir.

Bu bölümde, zina fiilinin nasıl ispatlanabileceğini, hangi delillerin geçerli olduğunu ve mahkemelerin bu sürece nasıl yaklaştığını ayrıntılı biçimde inceleyeceğiz.

4.1. İspat Yükü Kimdedir?

Zina nedeniyle boşanma davası açan eş, ispat yükünü taşır. Bu yük, TMK m. 184/1’de açıkça düzenlenmiştir: “Boşanma davasında taraflar iddialarını ispatla yükümlüdür.”

Dolayısıyla mahkeme, zina iddiasını doğrudan kabul etmez. Davacı eş, zinanın gerçekleştiğini ortaya koymalı ya da hâkimin vicdani kanaatini tatmin edecek kuvvetli emareler sunmalıdır.

4.2. Doğrudan Delil Zor, Dolaylı Delil Şart

Zina, çoğu zaman gizli şekilde gerçekleştirildiği için doğrudan delil (örneğin bir video kaydı) sunmak nadiren mümkün olur. Bu nedenle Türk hukukunda emare deliller büyük önem taşır.

Tek başına bir otel kaydı veya sosyal medya mesajı zina ispatı için yeterli olmasa da, birden fazla emare birlikte değerlendirilerek zina karinesi oluşturabilir.

4.3. Zina Davasında Sık Kullanılan Deliller

Aşağıda zina davalarında mahkemece en çok kabul gören deliller yer almaktadır:

a) Tanık Beyanları

Bir tanık, eşin başka biriyle şüpheli davranışlar içinde olduğunu, aynı evde kaldığını veya olağandışı yakınlıklar sergilediğini gözlemlemişse bu beyan dikkate alınır. Ancak tanığın tarafsızlığı önemlidir. Yakın akrabaların beyanları sınırlı değer taşır.

b) Otel Rezervasyon Kayıtları

Eşin evlilik dışı bir kişiyle otelde konakladığına dair fatura, kimlik bildirimi veya kamera kayıtları sunulursa, mahkeme bu durumu zina karinesi olarak kabul edebilir. Özellikle çift kişilik oda tutulmuşsa ve birlikte kalındığı ispatlanmışsa güçlü delil sayılır.

c) Sosyal Medya Paylaşımları ve Mesajlar

Facebook, Instagram, WhatsApp gibi platformlarda yapılan uygunsuz konuşmalar, fotoğraflar veya aşk içerikli yazışmalar zinaya delalet edebilir. Ancak bu delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi gerekir.

En çok sorulanlardan biri olan “zina davasında WhatsApp mesajı delil olur mu?” sorusuna yanıt: Evet, olur; ancak mesajlar hukuka uygun yollardan elde edilmiş olmalıdır. Karşı tarafın telefonuna izinsiz girilerek elde edilen mesajlar delil olarak kabul edilmeyebilir.

d) Telefon Görüşme Dökümleri

HTS kayıtları veya sık aranan bir numaranın detayları da şüphe uyandırabilir. Özellikle eşin sürekli aynı kişiyle geceleri görüştüğü anlaşılırsa, bu delil de emare sayılır.

e) Hamilelik veya Doğum Belgeleri

Zina sonucu meydana gelen bir gebelik ya da doğum varsa, bu durum en güçlü delillerden biridir. Nüfus kayıt örneği, doğum belgesi ya da DNA testi mahkemeye sunulabilir.

f) Video ve Ses Kayıtları

Eğer eşin başka biriyle uygunsuz görüntüleri varsa (hukuka uygun biçimde elde edilmişse), mahkemeler bu kayıtları dikkate alır. Aynı durum telefonla yapılan cinsel içerikli konuşmalar için de geçerlidir.

g) Mektup, Not, Günlük

El yazısı ile yazılmış aşk mektupları, günlükler veya gizli notlar da zina emaresi olabilir. Bu belgelerin içeriği, cinsel ilişki yaşandığına dair çağrışım yapıyorsa ciddi kanıt kabul edilir.

4.4. Fiili Karineler ve Zina Emareleri

Zina genellikle dolaylı yoldan ispatlanır. Yargıtay içtihatlarına göre, şu durumlar fiili karine (kuvvetli işaret) sayılabilir:

  • Eş dışı biriyle uzun süreli aynı evde kalmak
  • Aynı odada veya yatakta birlikte bulunmak
  • Eş dışında biriyle gizli bir tatil yapmak
  • Aşırı samimi davranışlar
  • Üçüncü kişiden çocuk sahibi olmak

Bu durumlardan bazıları tek başına ispat sayılmayabilir, ama birlikte değerlendirildiğinde zina nedeniyle boşanma için yeterli delil teşkil edebilir.

4.5. Hukuka Aykırı Deliller Kullanılabilir mi?

En çok tartışılan konulardan biri budur. Birçok kişi şu soruyu sorar:

“Eşimin telefonuna girerek mesajlarını okudum. Zinaya delil olarak kullanabilir miyim?”

Cevap: Genel olarak hayır. Kişisel verilerin izinsiz elde edilmesi hukuka aykırıdır ve ceza hukukunu ilgilendiren bir ihlal sayılır. Bu tür deliller çoğu zaman mahkeme tarafından reddedilir.

Ancak bazı istisnalar vardır. Örneğin bir eşin, kendi bilgisayarında açık kalan bir sosyal medya hesabını incelemesi hâlinde elde edilen kanıtlar hukuka uygun kabul edilebilir. Bu tür durumlarda mahkemeler “makul şüphe ve meşru savunma” ilkesini göz önünde bulundurur.

4.6. Mahkeme Süreci Nasıl İşler?

Zina nedeniyle boşanma davası, aile mahkemesinde açılır. Dava dilekçesi ile birlikte sunulan deliller hâkim tarafından değerlendirilir. Taraflar tanık listelerini bildirir, gerekirse keşif yapılır. Hâkim, bütün delilleri vicdani kanaatine göre değerlendirir.

Yargıtay kararlarında “deliller serbestçe değerlendirilir” ilkesi benimsenmiştir. Yani hâkim, delil zincirinin ikna edici olup olmadığına karar verir; teknik olarak %100 kesinlik aranmaz.

4.7. Zina İspatlandığında Ne Olur?

Delillerle zina ispatlandığında, hâkim evliliği sona erdirir. Bu durumda eğer talep varsa nafaka, velayet, mal paylaşımı ve tazminat gibi konulara geçilir. Özellikle zina yapan eşin yoksulluk nafakası alma hakkı genellikle ortadan kalkar.


5. Zina Boşanmasının Sonuçları: Nafaka, Velayet ve Mal Rejimi

Zina nedeniyle boşanma, sadece evliliği sona erdirmekle kalmaz; aynı zamanda birçok hukuki ve mali sonucu da beraberinde getirir. Bu bölümde zina eyleminin, özellikle nafaka, velayet ve mal paylaşımı üzerindeki etkilerini ayrıntılı biçimde ele alacağız.

5.1. Zina ve Nafaka Hakkı

Boşanma davalarında en çok tartışma konusu olan konulardan biri de nafakadır. Zina fiilinin ispatlanması, yoksulluk nafakası hakkını doğrudan etkiler.

5.1.1. Yoksulluk Nafakası Alınabilir mi?

Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, diğer eşin daha ağır kusurlu olması şartıyla nafaka talep edebilir.

Bu durumda şu formül devreye girer:

  • Zina yapan eş ağır kusurludur.
  • Zina yapmayan eş daha az kusurludur.
  • Zina yapan eş, yoksulluk nafakası alamaz.
  • Ancak zina yapmayan eş, zina yapan eşten nafaka isteyebilir.

“Zina yapan eş nafaka alabilir mi?” sorusu en çok sorulan sorulardan biridir. Cevap nettir: Hayır, alamaz. Çünkü zina ağır kusur sayılır.

5.1.2. Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir?

Eşin ekonomik durumu, ihtiyaçları ve yaşam standardı dikkate alınarak belirlenir. Yargıtay içtihatlarına göre zinaya bağlı boşanmalarda, nafaka miktarı belirlenirken sadakat yükümlülüğünün ihlali önemli bir unsur olarak değerlendirilir.

5.1.3. İştirak Nafakası

İştirak nafakası, çocukların bakımı için ödenen katkıdır ve zinadan bağımsız olarak belirlenir. Zina yapan eş, çocuğun velayetini alamazsa çocuk için nafaka ödemekle yükümlüdür.

5.2. Zina ve Velayet

Zina, boşanma sürecinde çocuğun velayeti konusunda da dikkate alınan bir etkendir. Ancak velayet kararları çocuğun “yararına” göre verilir. Yani zina otomatik olarak velayet kaybına yol açmaz.

5.2.1. Zina Velayet Kararını Nasıl Etkiler?

Yargıtay kararlarına göre, zina fiili velayet açısından ancak şu durumlarda etkili olur:

  • Çocuğun ahlaki gelişimini olumsuz etkiliyorsa
  • Zina yapan ebeveyn çocuğa kötü örnek oluyorsa
  • Aile birliği ortamı çocuğun ruhsal sağlığına zarar veriyorsa

Bu gibi durumlarda mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek diğer eşe velayet verebilir.

5.2.2. Zina Yapan Eşin Çocukla Görüş Hakkı

Zina fiili, eşin çocukla kişisel ilişki kurma hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak bu görüşmelerin çocuk için zararlı olduğu ispatlanırsa, mahkeme bu hakkı sınırlandırabilir.

5.3. Zina ve Mal Paylaşımı

Evlilik sırasında edinilen malların paylaşımı, boşanmanın en karmaşık süreçlerinden biridir. Zina nedeniyle boşanma davalarında, mal paylaşımı konusunda ciddi sonuçlar doğabilir.

5.3.1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

Türkiye’de 2002 sonrası evliliklerde geçerli olan yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma rejimi”dir. Buna göre, evlilik süresince edinilen mallar değeri üzerinden eşit paylaşılır. Ancak zina gibi ağır kusur hâlinde, bu eşitlik ilkesi bozulabilir.

5.3.2. Artık Değer Pay Oranı Azaltılabilir

Zina yapan eşin mal rejiminden doğan katılma alacağı azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir. Türk Medeni Kanunu m. 236/2 bu duruma açıkça izin verir:

“Ağır kusurlu olan eşin katılma alacağı hâkim tarafından azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir.”

Yani zina yapan eş, diğer eşin evlilik süresince edinmiş olduğu varlıklar üzerindeki hakkını kaybedebilir.

5.3.3. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde Etki

Taraflar evlilik öncesi veya sırasında paylaşmalı mal ayrılığı rejimi seçmişse, zinanın etkisi daha farklı olur. Bu durumda da ağır kusurlu eşin tazminat ve mal paylaşımına ilişkin talepleri sınırlandırılabilir.

“Zina yapan eş mal alabilir mi?” sorusuna yanıt: Evet, ancak hâkim ağır kusuru dikkate alarak bu hakkı azaltabilir ya da kaldırabili

5.4. Zina Nedeniyle Ölüme Bağlı Tasarruflar

Zina yapan eşin, diğer eşin lehine yapılmış vasiyetname, miras hakkı gibi ölüme bağlı tasarruflar üzerindeki hakkı da kaybolabilir. Bu durum, özellikle eşlerden biri boşanma davası açtıktan sonra ölürse önem kazanır.

5.5. Arabuluculuk Sürecinde Zina Konusu

Zina nedeniyle açılan boşanma davası, kamu düzeniyle ilgili sonuçlar doğurduğu için arabuluculuk kapsamında değildir. Ancak tazminat, mal paylaşımı, velayet ve nafaka gibi konular, tarafların rızasıyla arabuluculukta görüşülebilir.


6. Zina Nedeniyle Tazminat ve Üçüncü Kişilere Dava Açılması

Zina fiili, yalnızca evlilik birliğini değil, tarafların kişilik haklarını ve ruhsal bütünlüklerini de derinden etkiler. Bu nedenle zina nedeniyle boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat talepleri sıkça gündeme gelir. Hatta bazı durumlarda, eşin birlikte olduğu üçüncü kişiye de dava açılabilir.

Bu bölümde, zina eylemi sonucunda tarafların birbirinden ve hatta üçüncü şahıslardan hangi koşullarda tazminat talep edebileceğini ayrıntılı biçimde inceleyeceğiz.

6.1. Maddi Tazminat

6.1.1. Hukuki Dayanak

Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi, boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaati zedelenen tarafın kusurlu eşten maddi tazminat talep edebileceğini düzenler.

Zina, ağır kusur sayıldığından dolayı, diğer eşin bu tazminatı isteme hakkı doğar. Özellikle boşanma sonucunda ekonomik kayba uğrayan eş, evlilik süresince kazandığı haklardan mahrum kaldığını ispatlarsa, maddi tazminata hak kazanabilir.

6.1.2. Maddi Tazminatın Kapsamı

  • İş gücü kaybı
  • Geleceğe dair beklenti kaybı
  • Eğitim ya da kariyer planlarının kesintiye uğraması
  • Eşin desteğinden yoksun kalma (özellikle ev hanımı olan eş için)

Örnek: Bir kadın eş, kariyerine ara vererek çocuk büyütmüşse ve evlilik zina nedeniyle sona ermişse, bu durumda kariyer kaybı gerekçesiyle maddi tazminat isteyebilir.

6.2. Manevi Tazminat

6.2.1. Hukuki Dayanak

TMK m. 174/2’ye göre, kişilik hakları saldırıya uğrayan eş, manevi tazminat talep edebilir. Zina fiili, aldatılan eşin onurunu, kişisel bütünlüğünü ve sosyal çevredeki saygınlığını zedelediği için bu tazminat türü oldukça yaygındır.

6.2.2. Manevi Tazminatın Şartları

  • Zina eyleminin ispatlanmış olması gerekir.
  • Davacı eşin kişilik hakkı zedelenmiş olmalıdır.
  • Tazminat miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre belirlenir.
  • Tazminat tek seferlik ödenir ve mirasçılara geçmez.

“Zina yapan kişiye manevi tazminat davası açılır mı?” sorusunun cevabı: Evet. Zina, kişilik hakkına açık bir saldırı olduğu için aldatılan eşin manevi zarar talep etmesi mümkündür.

6.2.3. Tazminat Miktarı Nasıl Belirlenir?

Yargıtay kararlarına göre tazminat miktarı belirlenirken şu kriterler dikkate alınır:

  • Evlilik süresi
  • Zinanın niteliği ve aleniliği
  • Davacı eşin psikolojik durumu
  • Tarafların mali durumu
  • Zinanın kamuoyuna yansıma şekli (örneğin sosyal medya paylaşımı)

6.3. Üçüncü Kişiye Dava Açılması

6.3.1. Üçüncü Kişinin Sorumluluğu

Zina fiiline karışan üçüncü kişi (örneğin eşin sevgilisi), bazı durumlarda manevi tazminat yükümlülüğü altına girebilir. Ancak bu durum oldukça sınırlıdır.

Yargıtay’ın 2010 yılında verdiği içtihadı birleştirme kararına göre:

“Zina fiiline bilerek ve isteyerek katılan üçüncü kişi, aldatılan eşin kişilik haklarını ihlal etmişse, manevi tazminatla sorumlu tutulabilir.”

Bu tür davalarda şu unsurlar aranır:

  • Üçüncü kişi, karşı tarafın evli olduğunu biliyor olmalı
  • Fiile bilerek katılmış olmalı
  • Eylem, aldatılan eşin onuruna zarar vermiş olmalı

6.3.2. Üçüncü Kişiye Dava Açmak Kolay mı?

Hayır. Bu tür davalar zor ispatlanır ve mahkemeler tarafından dar yorumlanır. Genellikle aleni ilişkilerde veya evli olduğu bilindiği hâlde ilişkinin sürdürüldüğü durumlarda kabul edilir.

“Eşimin birlikte olduğu kişiye dava açabilir miyim?” sorusuna yanıt: Evet, ama sadece manevi tazminat için ve sıkı ispat şartlarıyla mümkündür.

6.4. Tazminatta Zamanaşımı ve Yetki

  • Zamanaşımı süresi: 1 yıl
  • Başlangıç: Boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlar
  • Yetkili mahkeme: Boşanma davasının görüldüğü Aile Mahkemesi

6.5. Arabuluculuk Uygulanabilir mi?

Boşanma davası sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat taleplerinde, tarafların rızası varsa, aile arabuluculuğu denenebilir. Ancak zina fiilinin kendisi kamu düzenine ilişkin olduğundan, sadece tazminat miktarları üzerinde uzlaşma sağlanabilir.


7. Zina Sebebine Dayalı Boşanmada Dava Hakkının Kaybı

Zina nedeniyle boşanma davası açmak isteyen eşin, bu hakkı sonsuza kadar saklı değildir. Hukuk düzeni, belirli süreler içinde harekete geçmeyen eşin bu hakkını kaybetmesini öngörür. Ayrıca, zina fiilinden sonra eşin gösterdiği bazı davranışlar da dava hakkını ortadan kaldırabilir. Bu bölümde, hangi durumlarda zina davası açma hakkının ortadan kalktığını ve bu sürecin hukuki sonuçlarını açıklayacağız.

7.1. Zina Fiilinin Öğrenilmesinden Sonra Altı Ay İçinde Dava Açılmalı

Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi, zina nedeniyle boşanma davası için iki ayrı hak düşürücü süre öngörür. Bunlardan ilki, zina eyleminin öğrenildiği andan itibaren başlar. Zina fiilini öğrenen eş, altı ay içinde dava açmazsa bu hakkını kaybeder.

Altı aylık süre, eşin zina eylemini öğrendiği gün değil, zinanın mahiyetini ve önemini idrak ettiği gün başlar. Örneğin bir eş, evde rastladığı bir mesajdan şüphelense de olayın gerçek boyutunu ancak bir arkadaşından duyduğunda öğrenmiş olabilir. Bu durumda süre, gerçek öğrenme tarihi itibariyle işlemeye başlar.

Bazı durumlarda eşler, zina şüphesine kapılmalarına rağmen kesin delile ulaşmak için beklemeyi tercih edebilir. Ancak bu bekleyiş, altı aylık sürenin dolmasına neden olabilir. Mahkemeler, şüpheyle öğrenme arasındaki ayrımı dikkatle değerlendirir.

7.2. Zina Fiilinin Üzerinden Beş Yıl Geçmişse Dava Açılamaz

Zina fiili her hâlükârda beş yıl içinde dava konusu edilmelidir. Bu süre, fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren başlar. Beş yıllık süre, mutlak bir hak düşürücü süredir. Eş fiili hiç öğrenmemiş olsa bile, beş yıl dolmuşsa dava açılamaz.

Bu kural, hukuk güvenliğini sağlamak ve geçmişte kalmış ilişkilerin yargı önüne taşınmasını önlemek amacıyla konulmuştur. Yani evlilikte yaşanmış bir aldatma fiili, beş yıl boyunca gündeme getirilmemişse, artık mahkemeye taşınamaz.

7.3. Zina Eylemi Affedilirse Dava Açma Hakkı Sona Erer

Zinanın öğrenilmesinden sonra eş, zina eden kişiyi açıkça ya da örtülü biçimde affederse, dava açma hakkını da kaybeder. Affetme, sadece “seni affettim” demekle olmaz; birlikte yaşamaya devam etmek, samimi mesajlar göndermek, bir tatil planı yapmak bile affın göstergesi olabilir.

Affetme şu yollarla gerçekleşmiş sayılır:

  • Evlilik birliğine devam etmek
  • Zina yapan eşi evde kabullenmek
  • Toplum içinde birlikte görünmeye devam etmek
  • Evliliğe kaldığı yerden devam edileceğine dair beyanlarda bulunmak

Örneğin bir eş, zina fiilinden haberdar olduktan sonra hiçbir tepki göstermeyip evliliğe devam etmişse, bu durum affın varlığına işaret eder. Affeden eşin sonradan dava açması mümkün değildir.

7.4. Zinaya Rıza Gösterilmesi de Dava Hakkını Ortadan Kaldırabilir

Zina eylemi henüz gerçekleşmeden önce, eş bu ilişkiye rıza göstermişse, bu da dava hakkının ortadan kalkmasına yol açabilir. Eşin, “istediğini yap, zaten ilgilenmiyorum” demesi veya zina yapılacağı açıkça bilindiği hâlde sessiz kalması, hukuken rıza sayılabilir.

Rıza, affetmeden farklıdır. Affetme, zina fiilinden sonra olur; rıza ise önceden verilen kabul anlamına gelir. Mahkemeler, bu ayrımı titizlikle değerlendirir. Zinaya açık rıza varsa, sonradan boşanma talebi hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilebilir.

7.5. Mahkemelerin Sürelere Yaklaşımı

Aile mahkemeleri, hak düşürücü sürelerin başlangıcını ve affetme iddialarını somut olaylara göre değerlendirir. Zina fiilinin ne zaman öğrenildiği, eşin tepkisi, birlikte yaşamaya devam edilip edilmediği gibi unsurlar, dava hakkının değerlendirilmesinde belirleyicidir.

Hak düşürücü sürelerin geçtiğini ispat yükü genellikle zina yapan eşe düşer. Ancak affetme iddiası varsa, bunu davalı eşin ispatlaması gerekir. Tanık, mesajlaşma, sosyal medya paylaşımları gibi unsurlar, affın varlığına dair değerlendirmede kullanılabilir.

7.6. Hak Düşürücü Sürelerin Uyuşmazlıkta Kullanılması

Bazı eşler, kendilerine karşı açılan zina davasında zamanaşımı ve affetme iddiasını bir savunma aracı olarak kullanır. Bu durumda dava, zinanın ispatlanmış olması hâlinde dahi reddedilebilir. Çünkü mahkemeler, hak düşürücü sürelerle bağlıdır.

Özellikle beş yıl geçmişse, artık zinanın varlığı bile önemini yitirir. Hâkim, açıkça zina olduğunu kabul etse bile davayı reddeder. Bu nedenle zamana yayılan tepkisizliğin veya sessizliğin, hak kaybına yol açabileceği unutulmamalıdır.


8. Sonuç: Zina Nedeniyle Boşanma Davalarında Bilinmesi Gereken Her Şey

Zina, evlilik kurumunun en temel değerlerinden biri olan sadakat ilkesinin ağır şekilde ihlalidir. Bu nedenle Türk Medeni Kanunu, zinayı özel ve mutlak bir boşanma sebebi olarak kabul etmiştir. Ancak zina nedeniyle boşanma davası açmak, yalnızca duygusal bir tepki değil; aynı zamanda hukuki bilgi, doğru zamanlama ve güçlü deliller gerektiren teknik bir süreçtir.

Bu yazıda, zina kavramının hukuki sınırlarını, dava açma şartlarını, delil sistemini, sonuçlarını ve dikkat edilmesi gereken süreleri ayrıntılı biçimde ele aldık. Şu temel sonuçlar ön plana çıkmaktadır:

  • Zina, eşlerden biri tarafından evlilik birliği devam ederken başka biriyle bilerek ve isteyerek cinsel ilişki yaşanmasıdır.
  • Zina fiili özel bir boşanma sebebi olup, ispatlandığında hâkim boşanma kararı vermek zorundadır.
  • Davanın açılabilmesi için zina fiilinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay, fiilin gerçekleştiği andan itibaren ise 5 yıl içinde dava açılmalıdır.
  • Zina fiili affedilmiş ya da önceden rıza gösterilmişse dava hakkı sona erer.
  • Mahkeme, zina iddiasını yalnızca ikrarla değil, delillerle değerlendirmektedir. Otel kayıtları, mesajlar, tanık ifadeleri gibi deliller bir arada değerlendirildiğinde ispat mümkündür.
  • Zina yapan eş, ağır kusurlu sayıldığından dolayı yoksulluk nafakası alamaz; ancak diğer eş ondan nafaka talep edebilir.
  • Zina, velayet kararını tek başına değiştirmez; ancak çocuğun menfaatini etkiliyorsa dikkate alınır.
  • Mal paylaşımı açısından ağır kusurlu eşin edinilmiş mallara katılma hakkı azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir.
  • Zina nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edilebilir. Bazı durumlarda üçüncü kişi de manevi tazminat sorumluluğuna tabi olabilir.

Günümüzde birçok eş, eşinin sadakatsizliğinden şüphelendiğinde duygusal yoğunlukla hareket etmektedir. Ancak dava hakkının sürelere bağlı olduğu, bazı davranışların dava açma hakkını ortadan kaldırabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, böyle bir durumla karşılaşıldığında, süreci profesyonelce yönetmek, hak kaybı yaşanmaması adına oldukça önemlidir.

Zina nedeniyle boşanma, yalnızca evliliğin sona ermesi değil; aynı zamanda adil bir ayrılığın sağlanmasıdır. Bu süreci güçlü deliller, doğru zamanlama ve iyi bir hukuki stratejiyle yürütmek mümkündür.


9. Zina Nedeniyle Boşanma Davası Hakkında Sık Sorulan Sorular

Zina nedeniyle boşanma davası nasıl açılır?

Zina nedeniyle boşanma davası, aile mahkemesinde açılır. Dava dilekçesinde, zinaya ilişkin olaylar açıklanmalı ve eldeki deliller dosyaya eklenmelidir. Avukat aracılığıyla açılması tavsiye edilir ancak zorunlu değildir.

Zina yapan eş nafaka alabilir mi?

Hayır. Zina yapan eş, ağır kusurlu sayıldığı için yoksulluk nafakası alamaz. Ancak çocuğun velayetini alması durumunda iştirak nafakası alabilir. Öte yandan zina yapmayan eş, karşı taraftan nafaka talep edebilir.

Zina yapan eşin velayet hakkı elinden alınır mı?

Zina fiili tek başına velayeti doğrudan etkilemez. Ancak bu davranış çocuğun ahlaki veya psikolojik gelişimini olumsuz etkiliyorsa, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti diğer eşe verebilir.

Zina davalarında hangi deliller geçerli olur?

Otel kayıtları, tanık ifadeleri, mesajlaşmalar, sosyal medya paylaşımları, hamilelik durumu, kamera görüntüleri ve bazı durumlarda telefon dökümleri geçerli delil olarak kabul edilebilir. Ancak bu delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olması gerekir.

Eşim beni aldattı ama affettim, yine de dava açabilir miyim?

Hayır. Eşin zina fiilinden sonra açıkça ya da davranışlarıyla affedilmesi hâlinde zina nedeniyle boşanma davası açılamaz. Birlikte yaşamaya devam etmek ya da affı ima eden davranışlar, dava hakkını ortadan kaldırır.

Eşimle evliyken birlikte olduğu kişiye dava açabilir miyim?

Evet, bazı durumlarda mümkündür. Eşinizle birlikte olan üçüncü kişi, evli olduğunu bilerek ve isteyerek ilişkiye girmişse, kişilik haklarınızın ihlali gerekçesiyle o kişiye manevi tazminat davası açabilirsiniz. Ancak bu tür davalarda ispat yükü size aittir ve mahkemeler dar yorum yapar.

Zina, mal paylaşımında etkili olur mu?

Evet. Ağır kusur sayılan zina, eşin edinilmiş mallara katılma hakkını azaltabilir veya tamamen ortadan kaldırabilir. Hâkim, zina yapan eşin pay oranını düşürme yetkisine sahiptir.

Zina nedeniyle boşanma davası açmak için ne kadar sürem var?

Zina fiilini öğrendikten sonra 6 ay, fiilin gerçekleşmesinden itibaren ise en geç 5 yıl içinde dava açmalısınız. Bu süreler geçerse dava hakkınızı kaybedersiniz.

Evli olduğunu bilmeyen üçüncü kişi dava edilebilir mi?

Genel olarak hayır. Üçüncü kişi, eşinizin evli olduğunu bilmiyorsa ve bunu makul bir şekilde öğrenme imkânı da yoksa, kusurlu sayılmaz ve dava açılamaz. Yargıtay içtihatları bu yöndedir.

Zina eylemini telefon mesajlarından ispat edebilir miyim?

Telefon mesajları, zinaya delalet eden emareler arasında yer alabilir. Ancak mesajların içeriği ve bağlamı önemlidir. Ayrıca mesajların hukuka uygun biçimde elde edilmiş olması gerekir; aksi hâlde mahkemede delil olarak kullanılamaz.

Gebze’de zina nedeniyle boşanma davaları ne kadar sürer?

Zina nedeniyle boşanma davaları yerel mahkemede genel olarak 1 – 1,5 yıl civarı sürer. Karara itiraz edilmesi halinde istinaf mahkemeleri ve Yargıtay’dan dosyanın dönmesi ise birkaç yıl sürmektedir.


Bu yazı, genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Burada yer alan bilgiler, herhangi bir somut olay hakkında hukuki görüş veya tavsiye niteliği taşımaz. Her dava kendi özel koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Zina nedeniyle boşanma veya diğer aile hukuku konularında haklarınızı tam ve doğru biçimde koruyabilmek için bir avukata danışmanız tavsiye edilir. Yazımız hakkında soru ve görüşleriniz için sağ alt köşedeki sohbet butonundan, iletişim sayfamızdaki iletişim kanallarından ya da Gebze Avukat | SMK Hukuk Bürosu nafaka sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.

Avukat Şerafettin Kaya


Bu yazıyı faydalı buldunuz mu? Arkadaşlarınızla sosyal medya üzerinden paylaşarak daha fazla kişinin faydalanmasını sağlayabilirsiniz.
WhatsApp whatsapp